İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, AA Finans Masası'na konuk oldu: (2)



İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, AA Finans Masası'na konuk oldu: (2)

İSTANBUL (AA) - İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının politika faizini 300 baz puan düşürmesinin çok önemli olduğunu ve yıl sonuna kadar üç toplantı daha yapılacağını belirterek, "Toplamda 1000 baz puanlık bir düşüş olacağını normal konjonktürde öngörüyoruz. Sene sonunda da finansman maliyetinin aşağı doğru geleceğini, enflasyonun da yüzde 30'un altında bir rakamla kapanabileceğini tahmin ediyoruz." dedi.

Avdagiç, İstanbul Finans Merkezinin katkılarıyla hazırlanan Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak soruları yanıtladı.

İş dünyasının, 2023'ten bu yana açıklanan istikrar programına büyük bir sabırla ve metanetle uyum göstermeye çalıştığını aktaran Avdagiç, yaşanan zorluklara rağmen şirketlerin üretmeye ve ihracatı sürdürmeye devam ettiklerini söyledi.

Avdagiç, Türkiye'nin ihracatının temmuz sonuna bakıldığı zaman yıllıklandırılmış rakamlar itibarıyla 270 milyar doları yakaladığını belirterek, "Dış ticarette ihracat rakamlarıyla beraber mutlaka ithalat rakamlarına da bakmak lazım. İhracatımızda yılbaşından bu yana yüzde 5'in biraz üzerinde bir artış var ama ithalatımızdaki artış oranı daha yüksek. Dolayısıyla bu da dış ticaret açığımızı bir nebze artıran bir unsur. Hizmet ihracatına da baktığımız zaman yılın ilk 6 ayında hem hizmet ihracatımızda hem ithalatında artış var. Hizmet ihracatında yüzde 5'lik bir artış varken ithalatında yüzde 9'luk bir artış var. Dolayısıyla orada da ithalat tarafında yüzdesel anlamda biraz daha fazla artış var." diye konuştu.

- "Enflasyonun düşürülmesi amasız, fakatsız, lakinsiz, hepimizin desteklemesi gereken bir hedef"

İTO Başkanı Avdagiç, son iki senede yaşanan süreçlere bakıldığı zaman Türk iş dünyasının uygulanmakta olan ekonomik programla ilgili ciddi bir bedel ödediğini, buna rağmen süreçlerini yürütmeye çalıştığını vurguladı.

Avdagiç, bazı sektörlerde rekabetçilikle ilgili sıkıntılar yaşandığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada bir üst başlık olarak şunu söyleyeyim. Enflasyonun düşürülmesi amasız, fakatsız, lakinsiz, hepimizin desteklemesi gereken, hepimizin desteklediği ve arkasında durduğu bir hedef. Bunda farklı bir düşüncemiz yok, olmamalı, olamaz da. Bunun hayata geçirilmesindeki süreçlerin de politikanın da önemli bir kısmıyla mutabıkız. Burada gündeme getirmeye çalıştığımız en önemli konu, bu iki yıl içinde döviz kurunda yaşanan artışla, TL karşısındaki değerlemeyle, asgari ücretteki artışa, TÜFE artışına baktığınız zaman, döviz kurundaki artışın diğer bütün oranların çok gerisinde kalması ve sadece geçen sene yüzde 25'lik bir makas oluştu. TÜFE'deki artışla döviz kurundaki artış arasındaki makas 2024'te yaklaşık olarak 20-25 puan mertebesinde. Yani ihracatçının gelirinde 25 puan azalış var. Buna tabii şöyle bir açıdan da bakmak lazım. İhracatçıyı zorlayan bir tarafı olmakla beraber ithalatı da cazip hale getiren bir konu bu.

Türkiye’nin her zaman ikili bir politika izlemesi gerekiyor. Bir taraftan ihracatı artırırken bir taraftan da ithal ettiği ürünleri yurt içinde daha fazla üretmenin süreçlerini hayata geçirmesi gerekiyor. Dolayısıyla bizim mutlaka ithalatın içindeki komponentleri nasıl Türkiye'de bir an önce üretebiliriz, ithalatımızı aşağı doğru nasıl çekebiliriz, diğer tarafta ihracatımızı nasıl artırabiliriz, sürekli gündemimizde tutmamız gerekiyor. Türkiye'de belli sektörlerde bu alanda bir sıkışma var. Karlarda bir aşınma var. Zaten son iki çeyrekte büyüme rakamlarına baktığımız zaman özellikle ihracattan ve yatırımdan gelen rakamlarda eksi görüyoruz. Yani ihracatın ve yatırımların büyümeye katkısının eksi olduğunu görüyoruz ki bizim büyüme rakamına bakınca ilk başta mercek altına aldığımız iki alt başlık var; yatırımların büyüme etkisi ve ihracatın büyüme etkisi. Dolayısıyla bu rakamları çok dikkatlice takip etmemiz lazım ve bunların mutlaka büyüme rakamına pozitif katkı yapması lazım."

Merkez Bankasının politika faizini 300 baz puan düşürmesinin çok önemli ve değerli olduğunu vurgulayan Avdagiç, sene sonuna kadar 3 toplantı daha olacağını hatırlattı.

Avdagiç, "Toplamda 1000 baz puanlık bir düşüş olacağını normal konjonktürde öngörüyoruz. Sene sonunda da inşallah finansman maliyetinin aşağı doğru geleceğini, enflasyonun da yüzde 30'un altında bir rakamla kapanabileceğini tahmin ediyoruz." dedi.

- "Türkiye'deki üretimin, ihracatın ve istihdamın ana ekseninde KOBİ'ler var"

Şekib Avdagiç, iş dünyasının finansmana erişimine vurgu yaparak, KOBİ tanımının güncellenmiş olmasından dolayı müteşekkir olduklarını ifade etti.

Avdagiç, "Bu çok uzun zamandır beklediğimiz bir konuydu. Enflasyona bağlı olarak da rakamlarda bir aşınma oldu. Bu rakamın güncellenmesi önemli. Çünkü Türkiye'deki üretimin, ihracatın ve istihdamın ana ekseninde KOBİ'ler var. Dolayısıyla KOBİ kapsamının doğru rasyolarla belirlenmesini çok önemsiyoruz. Burada yapılan güncelleme önemli bir katkı sağladı." şeklinde konuştu.

KOBİ tanımının güncellenmesinden sonra KOBİ’lerle ilgili verilen teşviklere, finans paketlerine, finansman ulaşımına taleplerin de artacağını vurgulayan Avdagiç, buna bağlı olarak özellikle kredi büyümesiyle ilgili kısıtların devam ettiğini belirtti.

Şekib Avdagiç, KOBİ'lere verilecek kredilerle ilgili bu kısıtların gözden geçirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Aylık kredi büyüme oranlarının KOBİ'ler için bir miktar artırılması KOBİ'lere pozitif bir destek sağlayacaktır. Burada iki önemli konu var, bir finansmana erişim, iki finansman maliyeti. Şu anda KOBİ’ler açısından, genel olarak iş dünyası açısından her ikisinde de taleplerin tam karşılanamadığı bir dönem yaşıyoruz. Enflasyonu kontrol altına almak için bu konuda belli kısıtlar uygulanıyor ama özellikle KOBİ'lerin ve ihracatçı KOBİ'lerin sıkıntı yaşamaması için KOBİ'lere yönelik finansmana ulaşımda tabiri caizse vidaların biraz gevşetilmesinin, finansmana erişimin daha kolaylaşmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Sene sonuna kadar politika faizinde 1000 baz puanlık düşüş olursa da burada zaten daha makul rakamlarla krediye erişim sağlanması mümkün olabilecek. Şu bir gerçek, biraz evvel dediğim gibi bütün bu kötülüklerin anası enflasyon. Dolayısıyla enflasyonun düşürülmesi politikasından geri adım atılmaması gerekiyor ama bu süre içinde de üretimin, ihracatın, ticaretin devam etmesi gerekiyor. İstihdamın muhafaza edilebiliyor olması gerekiyor. Buradaki o hassas dengeyi sağlamak konusunda da biraz evvelki taleplerimizi gündeme getirdik."

- "İstanbul'da çalışan kamu personeline ayrıcalıklı bir ek tazminat ödenmesi gerekiyor"

Avdagiç, asgari ücretin bölgelere göre farklılık göstermesi önerisine değinerek, bir taraftan bölgesel asgari ücreti önerirken bir taraftan da İTO olarak, İstanbul'da çalışan kamu personeline ayrıcalıklı bir ek tazminat ödenmesi gerektiğini ifade ettiklerini söyledi.

İstanbul'da çalışan bir memurun hayat şartlarının, ödeyeceği kiranın, ulaşım masraflarının ve diğer giderlerinin Anadolu'daki maliyetin çok üstünde olduğunu kaydeden Avdagiç, "Dolayısıyla memurlar için mutlaka İstanbul'dan başlayarak büyükşehirler için kademeli bir ek ödeme, ek takviye yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Aynı şekilde iş dünyasına döndüğünüz zaman nasıl ki şimdi kimse şuna karşı çıkmıyor, Türkiye teşviklerde altı bölge var değil mi? Niye? Çünkü belli bölgelerin gelişmeye ihtiyacı var. İstanbul birinci bölge ve altıncı bölgeye kadar farklı bölgelerde teşvikler var. Şimdi asgari ücrette de aynısını söylüyoruz. Sizin asgari ücretle veya ona yakın bir ücretle İstanbul'da belli sektörlerde istihdam sağlamanız hemen hemen mümkün değil. Aslında şu anda İstanbul'da birçok sektörde asgari ücret pratikte uygulanmayan bir şey. Bizim tespitlerimize göre İstanbul'daki birçok işyerinde fiili asgari ücret, reel asgari ücretin yüzde 30'u üzerine koyun, oradan başlıyor." diye konuştu.

Avdagiç, TÜİK'in kısa bir süre evvel gelişmişlikle ilgili yeni bir araştırma yayımladığını anımsatarak, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Anadolu'daki belli bölgelerde çalışanların insanca yaşayabilecekleri bir ücret seviyesini dikkate alan makul bir kademeli asgari ücret süreci devreye alınırsa oradaki istihdam daha sağlıklı şekilde muhafaza edilebilir. Oradaki firmalarımız rekabetçiliği sağladıkları için üretimlerini devam ettirebilirler. Dolayısıyla bu oradaki sosyal dokuya da fayda sağlayabilir. İstanbul'da diyelim ki tekstil sektöründe işsiz kalan birinin hizmetler sektöründe veya farklı sektörlerde iş bulma imkanı varken Anadolu'da belli şehirlerde bu konuda imkanlar çok kısıtlı. Teşviklerde nasıl böyle bir mantık varsa, az önce vurguladığım gibi en önemlisi çalışanların insanca yaşayabilecekleri bir ücret seviyesini esas alarak en azından bundan sonraki süreçlerde bu konuda bir farklılaştırma yapılması, oradaki işletmelerimizin ve çalışacak insanların da istihdamının muhafazası anlamında katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum."

(Sürecek)


Kaynak: AA